Savaş temalı oyunlar arasında yıllardır zirvede kalmayı başaran Call of Duty serisi zaman içinde farklı dönemlere ve coğrafyalara odaklanan oyunlar geliştirerek büyük bir hayran kitlesi edindi. İlk oyunlarında İkinci Dünya Savaşı atmosferini başarıyla yansıtan seri, zamanla modern savaşlara ve hatta uzay çatışmalarına yönelmişti. Ancak serinin nostaljiye dönüşü olarak görülebilecek yapım, Call of Duty WWII incelemesi kapsamında ele alındığında klasik savaş atmosferini tekrar ekranlara taşımayı başarıyor.
Tarih Sayfalarına Geri Dönüş Call of Duty WWII Hikayesi
Call of Duty WWII hikayesi, insanlık tarihinin en karanlık dönemlerinden biri olan İkinci Dünya Savaşı sırasında geçiyor. Oyunun merkezinde yer alan karakterimiz Ronald “Red” Daniels, Teksas’ta yaşayan genç bir çiftçiyken savaşa katılmak üzere gönüllü olur. Hikâye 1944 yılında Normandiya çıkarmasıyla başlar ve Avrupa’nın farklı cephelerine uzanır.
D-Day çıkarması oyunun açılış bölümünü oluşturur ve neredeyse birebir olarak tarihte yaşananları yeniden canlandırır. Bu sahneler hem sinematografik hem de duygusal olarak oldukça etkileyici şekilde işlenmiş. Özellikle çıkarma sırasında sahilde yaşanan kaos ve kayıplar, oyuncuya savaşın acımasız yönünü doğrudan hissettiriyor. Ancak bazı oyuncular bu sahnelerin ünlü “Er Ryan’ı Kurtarmak” filminden fazlasıyla esinlendiğini düşünebilir.
Gerçekçilik mi, Görev Çılgınlığı mı?
Oyunun ilerleyen bölümlerinde Ronald adeta “her işe koşan süper asker” haline geliyor. Zaman zaman uçaksavar kullanıyor, keskin nişancı oluyor ya da düşman hatlarının gerisine sızıyor. Bu durum, hikâye anlatımında bir yüzeysellik yaratıyor ve oyuncunun karakterle bağ kurmasını zorlaştırabiliyor. Call of Duty WWII incelemesi kapsamında değerlendirildiğinde bu çeşitlilik, oynanışı zenginleştirse de anlatım derinliğini azaltabiliyor.
Bununla birlikte, oyunda can barı sisteminin olmaması önemli bir tercih. Oyuncu artık otomatik sağlık dolumu yerine etraftan ilk yardım kitleri toplayarak iyileşmek zorunda. Bu da savaş atmosferine daha fazla gerçekçilik katıyor. Ekip arkadaşlarının da görevlerde aktif roller üstlenmesi klasik “tek başına kahramanlık” temasını biraz kırsa da bu yapı tam anlamıyla dengelenememiş.
Mobil Oyunları PC’de Oynama Nasıl Yapılır? yazımızı da okuyun!
Oynanış Mekanikleri ve Vuruş Hissiyatı
Vuruş hissiyatı ve silah mekanikleri başarılı. Her silah farklı tepkiler veriyor ve kullanım sırasında kendine özgü hisler yaratıyor. Bu detay, oyuncunun oyuna daha fazla odaklanmasını sağlıyor. Ayrıca yapay zekâ da önceki COD oyunlarına göre daha gelişmiş durumda. Düşmanlar sadece üzerinize koşmak yerine siper alıyor, taktiksel hareketler yapıyor.
Yan görevler az olsa da oyuna belli bir derinlik katıyor. Fakat oynanış süresinin 6-7 saatle sınırlı olması, hikâyeye derinlik arayan oyuncular için kısa kalabilir. Call of Duty WWII oynanır mı sorusuna buradan hareketle verilecek cevap, türün hayranları için “evet” olsa da daha uzun ve detaylı bir deneyim arayanlar için bu süre tatmin edici olmayabilir.
Call of Duty WWII İncelemesi Grafikler ve Ses Tasarımı
Görsel kalite, 2017 çıkış yılına göre oldukça etkileyici. Patlamalar, hava koşulları, askerlerin yüz ifadeleri ve çevre detayları gerçekçilik hissini artırıyor. Ses tasarımı ise ayrı bir övgüyü hak ediyor. Savaş alanındaki kurşun sesleri, patlamalar ve askerlerin bağırışları son derece etkileyici bir atmosfer yaratıyor.
Call of Duty WWII incelemesi açısından ses ve görsel unsurların güçlü olması, oyuncunun oyunun içine girmesini kolaylaştırıyor. Özellikle kulaklıkla oynandığında atmosferin içine adeta hapsoluyorsunuz.
Call of Duty: Vanguard ile II. Dünya Savaşı’na Yeniden Bakış
Call of Duty serisi, WWII sonrasında da İkinci Dünya Savaşı temasını işlemeye devam etti. Bu kapsamda piyasaya çıkan Call of Duty: Vanguard, savaşın farklı cephelerine odaklanarak oyunculara yeni bir deneyim sundu. Vanguard, Sovyetler cephesinden Pasifik cephesine kadar daha az işlenmiş bölgeleri ekrana taşırken, sinematik anlatımıyla öne çıktı.
Ancak Vanguard hikaye anlatımı açısından yeterince derinleşememiş ve karakterleri akılda kalıcı kılmakta zorlanmış bir yapım. Multiplayer tarafına yapılan büyük yatırım ise, serinin genel yönelimini açıkça gösteriyor. 20 farklı harita ve geniş silah çeşitliliği ile çevrimiçi modlar oldukça zengin. Ancak Call of Duty WWII incelemesi ile karşılaştırıldığında Vanguard’ın hikâye anlamında biraz daha zayıf kaldığı söylenebilir.
Teknik Sorunlar ve Genel Değerlendirme
Vanguard’ın özellikle PC platformunda optimizasyon sorunları yaşaması, oyunun genel performansını olumsuz etkiliyor. Call of Duty WWII ise bu anlamda daha stabil ve sorunsuz bir deneyim sunuyor. İki oyun da aksiyonu bol fakat biri nostaljik savaş atmosferine odaklanırken diğeri daha çok çevrimiçi rekabete yönelmiş durumda.
Call of Duty WWII oynanır mı sorusuna dönersek; eğer savaş temalı hikâyelere ilginiz varsa ve kısa ama yoğun bir deneyim arıyorsanız WWII tam size göre. Aksiyon, atmosfer ve tarihsel dönem ilgisini bir araya getirerek oyuncuya sürükleyici bir deneyim sunuyor.
Call of Duty WWII İncelemesi Işığında Karar Verin
Toparlamak gerekirse Call of Duty WWII incelemesi yapıldığında karşımıza çıkan tablo, klasik COD formülünün başarılı bir II. Dünya Savaşı kurgusu ile yeniden işlenmiş hâli olarak öne çıkıyor. Kısa sürede bitse de atmosferi, ses tasarımı ve savaş mekanikleri ile dikkat çekici bir deneyim sunuyor. Karakter derinliği konusunda eksiklikler olsa da genel bütünlük açısından oyun tatmin edici.
Eğer modern savaşlardan sıkıldıysanız ve geçmişe dönüp klasik savaş atmosferinde mücadele vermek istiyorsanız Call of Duty WWII hikayesi sizi etkileyebilir. Tarihsel gerçekliklerin birebir aktarılmadığı bölümler bulunsa da, oyun atmosferi ve sunumu ile bunu büyük ölçüde dengeliyor.
